İstanbul’u gezdirmek dendiği zaman aklıma hep Saraylar, Müzeler yada Boğazın güzel manzarası gelir aklıma. Fakat öyle olmasığımı da anlamış bulunuyorum. Devamı
Merhaba Japonya.org Topluluğu Üyeleri, 24 Ağustos Pazar günü İstanbul, Gülhane Parkının giriş kapısında(tramvay durağına yakın olan büyük kapı-Resimdeki yer) saat 13:00’de Japonca alt grubu ve bu gruba katılmak isteyenler olarak toplanıyoruz. Devamı
Japonya.org toplantılarımı henüz yeni başlamış ve yeni toplantıların altyapı çalışmaları hızla sürerken, bu topluluğa güzel bir de ad koysak çok güzel olacak… Devamı
Evet kabul ediyorum, biraz abartılı bir başlık. Bizler için Japonlar oldukça Asyalı olsa da, Japonlar kendi coğrafyalarından “Japonya ve Asya” diye bahsederler. “Tatil için Asya”ya gittim”, “Asya yemeği yedim”, “Asya kültürü” gibi değimler kullanırlar. (Biraz Ingilitere ve “Kıta Avrupası” farkı gibi.) Devamı
Gece bitmiyor, herkes karaoke kıvamında. Başlar dönüyor, tereddütler çekingenlikler atılıyor. Öğretmen alıyor mikrofonu, başlıyor. Hiçbir sıkılma yok. Provalar yapılmış. Asla detone olmuyor. O sırada Tom, şarkısını arar ağır şarkı kataloğunda. Devamı
Yabancı demek İngilizce demek çoğu Japon için. Batılı da Amerikalı demek. “Türkiye’de ana dil İngilizce mi?” sorusunu az duymadım Japonlardan. Cildi beyazlaştırıcı losyonların peynir ekmek gibi satıldığı ülkede, aldığın iltifatlar da başka bir dilden konuşuyor: “Ne güzel açık tenlisin”, “ne güzel büyük gözlüsün”. Devamı
Sapporo, Japonya’nın egzotik kuzeyi. Finlandiyası, İzlandası, Grönlandı. Ahşap, pastel renkli kutu evlerinin bitişik nizam olmadığı, şeylerin giderek birbirinden uzaklaştığı, hızlı trenin kayan rayları arasından yer yer haraların ve sık ormanların seçildiği eşsiz coğrafya. Devamı
Geçen cumartesi bilgisayarımı alıp tam işe gitmişken, Japon bir arkadaşla İstanbul’u gezeceğimi öğrendim. Şaşkınlıkla karışık büyük bir mutluluktu… Devamı
Hiç maraton koşan bir yazar okudunuz mu? Yaklaşık yirmi beş yıldır her sene bir maraton (bunlara dünyaca ünlü New York ve Boston maratonları da dahil) koşan Haruki Murakami’nin elime geçen ilk kitabı olan A Wild Sheep Chase’i okuduğumda işin içinde bir ‘acayiplik’ olduğunu anlamıştım. Devamı